K-pax( bu bir gezegen ismi) filminin sonunda K-pax'li Prot, dünyalı doktoruna şöyle seslenir :
"Doktor, biz K-pax'liler evren hakkında şunu keşfettik, evren kendini tekrarlayan bir süreç ve her tekrarlayışında her şey aynı şekilde meydana geliyor.. Hayatımızda yaptığımız hatalar evrenin her varoloşunda aynı şekilde yaşanıyor..Yanlışlarımız sonsuz oluyor.."
Peki biz geceleri başımızı gökyüzüne doğru kaldırdığımız zaman yıldızlar bize ne söylüyor? Bu boğucu, fazla ışıklı şehir yaşamında inanın hiçbir şey. Onları göremiyoruz İstanbul'da hatta bazen ayı bile fark etmiyoruz. Eski devirlerde insanlar şehirlerde de yaşasalar yıldızlara bu kadar uzak değildi, ne de yıldızlar onlara..
Çünkü evren durmadan genişliyor. Oldukça da hızlı bir şekilde. Bütün galaksiler olanca hızlarıyla birbirlerinden uzaklaşıyorlar, bir balon gibi geriliyor evren, evrenimiz.. Bunun bir dönüşü olacak mı yoksa sonsuza kadar genişleyecek mi evren bilmiyorum.. Ama uzay boşluğunda sandığımızdan daha doğrusu hissettiğimizden çok çok daha küçüğüz..
Dünyamız örneğin galakside "olası yaşam boşluğu" olarak adlandırdırılan göreceli olarak az sayıda yıldız barındıran bir bölgede oluşması sebebiyle hayata, hayatlara sahip. Böyle başka bölgeler de var evrende ama dünyamızın böyle bir alanda yer alması onun şansı. Çevremizde biraz daha fazla yıldız olsaydı veya şu an olduklarından daha yakında olsalardı, herhangi bir yıldızın başına gelecek bir süpernova patlamasına bakardı herşey. Anında yok olurduk bütün canlılarla birlikte anormal güçlü ışıma nedeniyle..
Ama bu tehlikeden uzağız.. Bir yaşama sahibiz.. Yaptıklarımızın sonsuzlukta yankılanacağı bir yaşama.. Kendimden bir alıntı yapacağım.. "Mavi" adlı öykümden..
"...Ölümden sonra benliğinizdeki duygular da sizin gibi sonsuza karışıyor, sizi bırakmıyor, sizden kurtulmaya çalışmıyorlar, unuttuklarınız hatta bazen etkilerinin azlığı nedeniyle fark etmedikleriniz bile, varlığınızın birer küçük noktasını buluyor ve saplanıyor, yoğunlukları ise hayatın sona erişiyle birlikte dengeleniyor. Sonsuzluk da herşey eşittir, acı da, mutluluk da ve aslında ne acı acıdır, ne de mutluluk mutluluktur, hepsi sadece, en yalın haliyle sensindir..."
Kuantum fiziği sayesinde sahip olduğumuz bir gerçek daha var doğaya dair.. O da belirsizlik.. Aslında ne kadar hesaplarsak hesaplayalım hiçbir şeyin olma anını kesin olarak bilemeyiz çünkü bir maddenin en küçük partikülü bile bizim onu incelediğimiz ışığın fotonundan ya da dalgasından yani ışığın enerjisinden etkilenir.. Biz daha iyi incelemek için ışığın gücünü arttırdıkça bu etki de artar ve bir ikileme dönüşür..
Yine bu bilinmezliğin etkisinde ortaya çıkan bir durum da zamanın belirsizliği.. Zaman zaten durağan bir ip değil artik bunu çok iyi biliyoruz ve evrende bir maddenin konumu üç boyutuyla birlikte zaman ölçüsüne de bağlı. Ama uzay-zamanın bükülebilir olması ve solucan delikleri bize ne anlatıyor.. Bana anlattıkları şu, bir sonsuzluğu da yaşıyor olabiliriz, bir hiçi de.. Yani evren kendini tekrarlamayacak olsa bile biz zaman döngüsü içerisinde kendimizi tekrarlıyor olabiliriz..
Yaptığımız hatalar, çektiğimiz acılar, yaşadığımız mutluluklar, gülümsettiğimiz insanlar belki de sonsuza kadar tekrar tekrar aynı anları yaşıyorlar.. Bu yüzden bazen "düşlerimize uzanırsak dokunabiliriz sanıyoruz".. O kadar gerçek geliyorlar.. Bazen de gerçeklerimiz bir anda düşlere dönüşüyor..
Ama hayat, bize yaşam veren dünya, zamanı hep düz bir çizgiymiş gibi gösteriyor.. Bizi yanıltıyor.. Her şey hesaplanabilirmiş gibi, her insan bekleneni yaşıyormuş gibi geliyor.. Aslında yanılan dünya.. Ve unutulacağımızı düşünüyoruz.. İz bırakmak istiyoruz.. İçimizde bir boşluk var.. "Sonsuzluk" adlı öykümden bir alıntıyla devam ediyorum :
" İnsanın içinde dolduramayacağı kadar büyük bir boşluk vardır. Doldurmak için her şeyi dener insanlar; inanırlar, aşık olurlar, korkarlar, sevişirler, yaratırlar, üretirler ve de en önemlisi yazarlar ama ne yaparlarsa yapsınlar dolduramazlar içlerindeki derin uçurumu..."
Belki ben de zamanın bir sonu ve bir başı olduğunu düşündüğüm için yazıyorum, ya da yazıyordum.. Belki de unutulmamak için bilemiyorum.. Yine "Mavi"den yapacağım bir alıntı :
"İleride unutulmamak için çocuk yapanlardan olacağım, biliyorum..."
Öykümde bu cümleyi düşünen karakterim gerçekten umutsuz bir insandı.. Ama ben öyle değilim.. Artık farklı bakıyorum yaşadıklarıma, yaşattıklarıma.. Diyorum ki bu dünyada yaptıklarım sonsuza karışacak.. Her dokunuşun, her gülüşün enerjisi sonsuzla bütünleşecek.. Acı acı olmaktan, mutluluk mutluluk olmaktan çıkacak.. Her şey benliğimiz olacak..Sonsuzluk aynı zamanda hiçlik, yaşam aynı zamanda ölüm olacak.. Evren bize bunu anlatıyor çünkü..
Umut doluyum, boşluğa uzatıyorum elimi, "tam karşıya geçerken bırakılacak olsa da" önemli değil artık.. Huzurluyum..
Galaksiler bile uzaklaşırken birbirlerinden, insanların yakın kalabilmelerini beklemek ne kadar doğru, bilemiyorum..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
güzel bir yazı, tebrikler
Darth Vader tarafından salam gibi ortadan ikiye ayrılmış Obi-Wan Kenobi gibi Force'la bütünleşmişsin sen:)) Benim tezim budur müdür...Delirdin mi erdin mi? Bence ikisi de ;)
bi yerinden yakaladim derken diger yerinden kacirdim ama ben:) sekerim yaziya hakkini veremiyorum yorumsal anlamda ama kismi olarak ozellikle mavi`nden olan alintilara begenilerimi yinelemekteyim..
Yorum Gönder