6 Kasım 2007 Salı

eskilerden

"olmak
ya da olmuş gibi göstermek her şeyi
bir renkli gözlük camı gibi ince
siyahın en korkuncu kadar küstah
sanırım ayrılık kadar acıdır
tekrar görüşmek
yeniden ayrılacağını bilerek
ancak sayılabilecek kadar çok zaman var
konuşacak hiçbir şey kalmayıncaya kadar
güne düşmüş yarasalar gibi aptal
ve şaşkın bir halde bakışmak
olmasını istemek
keşke olsaydı demekten
başka çare kalmamış…"

Lise yıllarında dinlerdim Yaşar Kurt'u. Sokak Şarkıları albümünün hastasıydım, "deniz feneri" "hadi baba gene yap" "tahta tekerlekler" "bilgenin şarkısı"vs vs , cidden inanılmaz bir albümdü. Yukarıdaki şiir ise ikinci albumü "Göndermelerin" kapak yazısı. Sözlükte başlığı görünce hatırladım yeni çalışmalarını hiç sevmediğim ve bence müzik evrimini geriye doğru gerçekleştiren bu eski uykusuz geceler sırdaşını. Bi şarkısını daha hatırladım, sadece sözleri geldi aklıma,

"uzun uzun anlatamam herşeyi,
böyle olsun istemedim ben de.
sakın kal deme bana,
gidiyorum alışamadım bu kente.

suskun,deniz boyu martılar,
eve yalnız dönüyorum ben de.
sakın kal deme bana,
gidiyorum, alışamadım bu kente"

Hiç yorum yok: