25 Aralık 2009 Cuma

Sabahattin Ali'yi Özlemek


Onu çok geç keşfettim. Aslında keşfetmeden önceki yıllarda iyi bir okurdum. Gerçi onu keşfetmemiş bir Türk okur ne kadar iyi bir okurdur o da tartışılır.

Öyküler yazıyordum. Arkadaşlara gönderiyor, hevesle yorumlar bekliyordum. Olumsuz olanlara bile çok seviniyor, her eleştriden keyif alıyordum.

Sonra bir gün,kankam, Fatma Nur şöyle bir soruyla geldi : "Sabahattin Ali okuyor musun ? Onu andırıyor yazıların." O zamana kadar Sabahattin Ali'yi hiç okumadığım için bir tepki verememiştim bu yoruma, ama şu an gelse şöyle derdim herhalde " Onu okumak mı ? Kendisine tapıyorum ama yazılarım onu andıracak seviyeden çok uzak."

Evet benim de güzel öykülerim var. Okurken sevebilirsiniz. Ama dahi olmak bambaşka bir şey. Sabahattin Ali de bir dahiydi. Çoğumuz hala bilmiyor, hiç okumadı ve ne yazık ki hiç okumayacak. Sadece üç romanı var ve çok gençti aramızdan ayrılırken. 41 yaşına kadar sekiz öykü kitabı, üç de roman yazmıştı. Ayrıca yüzlerce şiir ki bunların bir çoğu bestelendi ve bilinçsizce kafamıza kafanan şarkılara dönüştü ( leylim ley, aldırma gönül,dağlardır dağlar vs vs )

Romanlarının sonuncusu en güzeli "Kürk Mantolu Madonna" nazarımda ölmeden önce okunması gereken beş kitaptan biridir. O kitabı değerlendirmeye burada hiç girmeyeceğim çünkü sayfalar sürer analizi. Ama ne yapın ne edin mutlaka okuyun, hayatta kendiniz için yapacağınız en iyi şeylerden biridir.

O derin analizleri, hepimizin hissettiği ama dile getiremediği duyguları basit cümlelerle tarif etmesi. Her satırından hissedilen insanlığı ve adamlığı ile gerçek bir hayat tecrübesi ve bence şu an yazdığım bütün övgüleri hakediyor Sabahattin Ali. Belki de daha fazlasını hakediyor.

Seni çok özlüyorum üstad ve hep hayal ediyorum, öldürülmemiş olsan, daha neler bırakabilirdin bize, yine de dehanı kendine saklamadığın, eserlerinle bizimle paylaştığın için çok teşekkürler,

Kürk Mantolu Madonna'dan kısa bir parağraf ile bitiriyorum yazımı

"Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.

Bunun böyle olmaması lazımdı."

Hiç yorum yok: