18 Temmuz 2009 Cumartesi

Eski Yazılar.. L'etranger.. Eternitiy

Uzun süre verdiğim aradan sonra bloguma geri dönünce neler hissettim ? Eminim hiç umurunda olmayan bir soru bu sevgili okuyucu ama benim için bu sorunun cevabı önemli .

Yabancı. Çok klasik çok öngörülebilir bir cevap farkındayım ama işin özeti bu. Artık blogum benim için bir yabancının eseriydi. Ben yazmamıştım sanki geçmişte bunları, okurken bazılarını beğeniyor bazılarını vasat buluyordum ama güzellik ya da çirkinlik değildi derdim. Nasıl bu kadar yabancı oluyordu insan bir iki senede kendisine. Nasıl bu kadar değişiyordu ? Belki aynı duyguları şu anki Deniz yine yazacaktı ama eminim kelimeler ve dizilişleri bambaşka olacaktı.

Peki kaç kişi oluyoruz bu hayatta ? Ben mesela şu anki Deniz diyorum çok rahat, atıyorum bir beş sene önceki ya da on sene sonraki Deniz'ler nedir ? Periyodlarımız neler ? Evet şimdi değiştim başka bir insanım.. Aaa eskiden neler yaparmışım. Bu grupları ben mi dinliyordum ? Bu filmi sevmiş olamam.. En acımasız eleştriler de her zaman kendimize geliyor bu geçişlerde.

Yazılarım bu kadar yabancıysa bana neden yazıyorum ? Acaba onlarca roman yazmış bir yazar da benimle benzer duygulara mı kapılıyor eski kitaplarını okudukça ? Peki bir yazının sonsuzlaşması ne oluyor ? Bir süre sonra sana ait olmayacaksa sen değişeceksen çok güzel bir kitap yazmanın ya da çok iyi bir şarkı bestelemenin anlamı kalıyor mu ?

Sene olmuş 2009, ben 2007de başlamışım bu bloga. Bu arada sene 2009 olmuş ya. 2009'da dünyaya gelen bebekler sözüm size : Arkadaşlar biraz geç kaldınız.. 2009'da doğulur mu ya ? Geçti baba ortamlar bitti, yaşandı yaşanacaklar.. Anladınız siz.. Sene olmuş 2009 ne diyim size ?

Nerede kalmıştık ? Yazılar ve onun sonsuzluğunda. Elbette bu amatör blogumdaki yazıların sonsuz değer taşıyacak ebedi eserler olmasını beklemiyorum. Öyle de yazmıyorum zaten ( istediğim zaman ne ebedi, ne sonsuz, ne vurucu yazarım, öykülerimi okuduysan bilirsin sevgili okur ). Ama yine de ters giden birşeyler var..

Sen gittikten sonra bu dünyada bıraktıklarının eserlerinin yaşaması buna tamam. Sanatçılar bence güzel işler yapıyorsunuz ama ya hayatta iken yarattıklarınızın, sonsuzluk umudu taşıyan eserlerinizin size yabancı olması.. Buna nasıl dayanıyorsunuz ? Bu gerçekle nasıl yaşıyorsunuz ?

İlginç bir durum..

Hiç yorum yok: